Usta gazeteci Erbil Tuşalp ölümünün birinci yıldönümünde anıldı

TAKİP ET

Usta gazeteci Erbil Tuşalp'i ölümünün birinci yıldönümünde dostları ve sevenleriyle birlikte anıldı.

Usta gazeteci Erbil Tuşalp’i ölümünün birinci yıldönümünde dostları ve sevenleriyle birlikte anıldı.

Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) ın gerçekleştirdiği, İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin de katkı verdiği ‘Erbil Tuşalp Gazetecilik Günleri’ iki günlük etkinlikle gerçekleştirildi.  5 Eylül 2020 tarihinde hayatını kaybeden Tuşalp, önce mezarı başında ziyaret edilirken, ertesi gün Karaburun Nergis Kafe’de düzenlenen etkinlikte anıldı. 

Etkinliğe, Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, CHP eski milletvekili İlhan Cihaner, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, TAKSAV Başkanı Selçuk Candansayar ile çok sayıda Karaburunlu katıldı.

Katılımcılar, konuşmalarına Erbil Tuşalp’i anarak başladı.  

Onur Ödülü Zafer Arapkirli’ye
Erbil Tuşalp Gazetecilik Ödülü bu yıl Zafer Arapkirli’ye verildi. Arapkirli’ye ödülü İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi ile Erbil Tuşalp’in eşi Ayşegül Aktürk takdim etti. 
Gappi, Tuşalp’in iyi bir gazeteci olmasının ötesinde bir fikir önderi ve araştırmacı kimliğinin onu farklı kıldığına dikkat çekerek, “Bu topraklarda uyuması Erbil Ustamıza yakıştı. Bağımsız gazeteci ruhu, Hasan Tahsin’in kentinde dinleniyor. Özgür, araştırmacı gazetecilik adına yaktığı meşale, artık bizlerin meşalesidir” diye konuştu. 
Ödül töreni sonrasında ‘Savaşta ve Barışta Gazetecilik: Neyi, Nasıl Yapıyoruz?’ konulu panel düzenlendi.

Alankuş: Barış Gazeteciliği bir tercihtir

Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş da “Barış gazeteciliği bir hayal değil, hayata geçirilebilir bir şey.  Sorumlu haberciliğin örneklerinden biridir. Barışçıl çözümler üretilmesi için çalışan bir gazetecilik anlayışıdır.  Türkiye’de barış gazeteciliği yapmak çok zor ama bir o kadar gerekli. Devlet politikalarıyla bağlantılı. Türkiye’de de 2009 yılında şu anda havuz medyası olan medya kanalları barış gazeteciliği yapmıştı ama bunun sürdürülebilir bir anlayış olmadığını o zamanda biliyorduk. Seçtiğiniz

sözcüklerle de barış gazeteciliği yapılabilir.  Kıbrıs’ta Rum ve Türk gazeteciler birbirlerinin köşesinde yazılar yazarak barış gazeteciliğinin en güzel örneklerinden birisini vermişti. 

Tılıç: Gazetecilik doğruyu söyleme mesleğidir  
Gazeteci Prof. Dr. L. Doğan Tılıç da şunları söyledi: “Medya atmosferi diye bir kavram var.   Yani gazeteciliğin yapıldığı yerin medya atmosferine bakmamız gerekiyor. Medya sahiplik yapısı dediğimizde 1980 bu noktada bir milat. Medya sahiplik yapısı radikal şekilde değişti.  Örneğin Time Warner’ın yönetim kurulunda olan kişilerden birkaçı FedEx, Philip Morris ve Hilton gibi şirketlerin yönetim kurulunda. Bu yapı her şeye müdahale ediyor. Türkiye’de farklı olarak iktidarla bütünleşmiş bir medya sahiplik yapısı oldu. Gazetecilik doğruyu söyleme mesleğidir. Yalan söyleyerek kendinize gazeteci diyemezsiniz. Hekimler sağlığımızı iyileştirmek için gazetecilik doğruyu söylemek için vardır”

Barışı savaşın içinde aramak zor
Bu toprakların savaşsız bir dönem yaşamadığını belirten gazeteci Coşkun Aral, “Bugüne kadar tanık olduğum olayların tamamı bugün Afganistan’da tekrar yaşanıyor. 1983’te Afganlar Afganlara karşıda savaşıyordu. Çok yaralandım, komaya girdim ama mesleğimden vazgeçmedim. Lübnan’daki iç savaşta bir köyün katliamına tanıklık ettik. Öldürülenler tamamen sivillerdi. Yıllar sonra benden bu fotoğrafları tek yanlı olarak istediler vermedim. Çünkü yalan, tek yanlı haber yapacaklardı. Barışı savaşın içinde aramak zor ama bunu yapmaya çalışıyoruz. Özellikle Türkiye’de bu durum çok zor” diye konuştu.

dilek gappi erbil tuşalp zafer arapkirli