Bunlar, yani baştakiler ya da yöneticiler artık insanları bıktırdıklarının farkında değiller mi?
Bunun farkına varan bir iki kişi tanıdım. Bunlardan sonuncusu Bornova’nın önceki belediye başkanı Olgun Atilla idi…
Hep toplantılarda halkın içinde idi… Yani vatandaşlarla birlikte otururdu…
En büyük rezilliği ise Urla’da yaşamıştım… Bir kadın belediye başkanı vardı, Urla’nın ‘Kurtuluş Şenliği’ için halkı ikiye bölmüştü. ‘Protokol’ diye adlandırdığı sanıyorum 300’e yakın kişiyi yemekli bir ziyafette ağaçlı yol (İskele yolu) üzerindeki lüks bir lokantada özel menü ve özel programla ağırlamıştı.
Diğer vatandaşlar ise bulabildikleri birkaç tahta sandalye ve ayakta kurulan sahneye çıkan gençleri izleyebiliyordu.
Bir rezaletti… Ama gören olmadı… Ben de, Mustafa Kemal’in bir sözünden alıntı yapmıştım; ‘Geldiği gibi gider!’ Nedense özel davetiye gönderilenlerin isimlerini bir türlü açıklamaz resmi kurumlar ve belediyeler…
Yani halkın parası ve vergisiyle iş görenler… Bunları neden yazıyorum: İzmir Büyükşehir Belediyesi, her yıl olduğu gibi yine bir resepsiyon vermiş… 9 Eylül Resepsiyunu çok önceki yıllarda aynı gün yani 9 Eylül’de olurdu…
Sonra tenkitler çoğalınca bir gün önceye alındı… Sanıyorum, 10 yıl kadar önce ben de davetli olduğum halde, merak edip Protokol Müdürlüğü’ne ‘Kimler davetli?’ diye sormuştum… ‘Hık mık!’ ettiler… Herkes liste için soruyu bir başkasına attı…
Başkan bile bilmiyordu… Birisi hazırlamış, birileri buna ekleme yapmış ya da beğenmediği isimleri çıkarmış… Ben işimi telefonla görenlerden değilim… Ayağıma üşenmem…. Kimin adı ya da sıfatı geçerse mutlaka bulmaya giderim… Tabii ki önünüze çok engel çıkar… İnanın birçok kez ‘Görevde’ ya da ‘toplantıda’ denilenleri hiç umulmadık ve beklenmedik yerlerde buldum, gördüm… Yani işinin başında değillerdi… 9 Eylül Resepsiyonu haberini okudum…
Aman yarabbim; neredeyse yarım sayfa katılanların isim ve sıfatları… Sıfat hep önde geliyor ve gelmiş… Bana ne kardeşim? Aynı isimleri her toplantıda okumak zorunda mıyız? Coşkudan söz et sen… Güzelliklerden söz et… Halkın parasını yiyenlerden değil…. Bir sana bir bana değil… ‘Dede Dedes’ diye biri yorum yapmış; ‘Ne güzel; siz size kutlamışsınız hava gazında!’ demiş…
Halk arasında biri diğerini önemsemezse hep şöyle der: ‘Bana hava gazısın, vız gelir tırıs gidersin!’ Şimdi bu kişi için hemen ya ‘bozguncu’ ya ‘kıskanç’, ya da ‘muhalif’ ya da ‘Başka partiden’ diyeceklerdir…
Hepsi de olabilir… Ama bence gerçeği çok güzel anlatmış, bana da ‘ilham’ oldu… Çok güzel temennilerde bulunan gerçek İzmirliler de, her zamanki iyi niyet ve temiz duygularla: ‘Aynı coşku ve heyecanla; Doğum günün kutlu olsun İzmir’im’ diyerek yürekten paylaşmışlar 9 Eylül ruhunu… İçlerinden duyarak… Aslında o isim listesi hiç kimseyi hatta yazılanları bile ilgilendirmiyor… Onların düşüncesi başka… Onu da sadece kendileri biliyor…
Bir başka konuya daha dikkat çekmek istiyorum: Bir arkadaş, ‘Bazı şerefsizler Selamünaleyküm’ kelimesinden rahatsız oluyormuş, onlara inat Selamunaleyküm herkese!’ yazmış… 12 yorumun tamamı; ‘Aleyküm Selam!’ Selam mutlaka alınır… Dinde de böyledir, sosyal hayatta da… Kimi ‘Merhaba’ der, kimi de çocukluktan bu yana alıştığı ve alıştırıldığı için Arapça ‘Selamunaleyküm!’
Ama bunu olay yapan ve yaptıranlar bana göre birer ‘hain’dirler… İnsanların bam tellerine dokunup ikiye ayırmak için yapıyorlar… Bu tuzağa düşmemeliyiz… Hele böyle olur olmaz bir şekilde, ‘diyorlarmış’, ‘söylüyorlarmış’, ‘rahatsız oluyorlarmış!’ diye ortaya atar, nefret duygularını bir noktada yayarsak kime hizmet etmiş oluyoruz… Sadece halk ikiye belki de üçe bölünür… Kazançlı çıkanlar ise hainler ve memleketi bölmek isteyenler olur…
Merak ettiğim bir konuyu yine dile getireyim: Acaba resepsiyonların kıdemlileri, davetlileri, dağıtılan bayrakları görüntüye göre coşku ile sallayanların evlerinde, işyerlerinde, bürolarında şu anda bayrak asılı mıdır? Para verip almışlar mıdır? Yoksa dağıtılmasını bekleyip, yanlarında çalışanı gönderip istemişler midir?
Çevrenize bakın göreceksiniz? Dokuz Eylül İzmir ve Türkiye’nin kurtuluş günü bayramımız kutlu ve mutlu olsun…
Son notum şu: Belediye Başkanlarına ya da bir şekilde makam sahibi olanlar bunu halka borçludur…
Hiç birinin bir diğerine bir yararı, faydası yoktur.. İsimlerin daha doğrusu sıfatların sıralanması da yağcılıktan başka bir şey değildir…
Davete gelmiş, yesin içsin gitsin… Ama işini yapsın, vatandaşın çilesini, sıkıntısını çözsün… ‘Toplantıda’ diyerek arayanlar atlatılmasın…